Özel gereksinimli bireyler kimlerdir?
Özel gereksinimli çocuk; hastalık, kaza, sendrom gibi çeşitli nedenlerle, bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından, akranları ile beklenilen düzeyde farklılıklar gösteren çocuktur. Bu tür çocuklar, yetersizlik alanlarına göre sınıflandırılmakta olup bu sınıflandırmalar 07.07.2018 tarihinde Resmî Gazete ’de yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde belirtilmiştir. Kategoriler çocukların ihtiyaçlarına göre belirlenmiş olup aşağıdaki gibidir:
• Otizmi olan birey: Sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılıkları nedeniyle yoğun özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey.
• Zihinsel engelli birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal, pratik uyum ve öz bakım becerilerindeki eksiklikleri nedeniyle yaşam boyu süren, yoğun özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey.
• Bedensel engelli birey: Kas, iskelet ve sinir sistemindeki bozukluklar nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey.
• Görme engelli birey: Görme gücünün kısmen ya da tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey.
• İşitme engelli birey: İşitme duyarlılığının kısmen veya tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey.
Özel gereksinimli çocukların eğitim hakkı
Yönetmelikte belirlenen kriterler göz önünde bulundurularak özel gereksinimli çocukların ihtiyaçlarına göre eğitim verilmektedir. Bir çocuğun sisteme uyum sağlaması için çocuğun bulunduğu okul veya alacağı eğitim kendisine de adapte olabilecek şekilde sağlanmalıdır. Çünkü engelli veya özel gereksinimli de olsa, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre çocuğun “üstün yararı” gereğince “fırsat eşitliği” ilkesine uygun eğitim alması esastır. Bu yüzden devlet özel gereksinimli çocuğun akranlarıyla aynı ortamda eğitim almasını sağlamalıdır.
Ülkemizdeki tüm bireyler, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve özel öğrenme güçlüğü olan bireyler de dâhil olmak üzere eğitim hakkına sahiptir. Bu eğitim hakkı kaynağını uluslararası sözleşme ilke ve standartlarının yanı sıra iç hukuktaki anayasa ve diğer mevzuat hükümlerinden almaktadır.
Ulusal mevzuatlara baktığımızda; 1982 Türk Anayasası’nın 42. Maddesi eğitim hakkının temelini oluşturmaktadır. Bu maddeye göre; kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenmektedir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılmaktadır. Anayasamızın yanı sıra Millî Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan ve Resmî Gazete'de yürürlüğe giren Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde de eğitim hakkı belirtilmiştir.
Eğitim hakkına ilişkin uluslararası sözleşmeler
• Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 28. ve 29. Maddelerinde sözleşmeye taraf devletler her çocuğun bir eğitim hakkı olduğunu kabul etmektedir. Taraf devlet, eğitimde fırsat eşitliği ilkesince özel gereksinimli çocuklar da dahil olmak üzere uyumlu eğitim şartlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
• Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 24. Maddesi ise engelli çocukların diğer çocuklarla aynı ortamda eğitim almasına ilişkin ilkeleri kabul etmekte ve sözleşmeye taraf devletlere sorumluluk yüklemektedir.
• Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 1 no. lu Protokolün 2. maddesinde eğitim hakkı düzenlenmiş olup; hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamayacağı belirtilmiştir. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerinin yerine getirilmesinde, anne ve babaların çocuklarına, kendi dini ve felsefi inançlarına uygun olan bir eğitim ve öğretim verilmesini isteme haklarına saygı göstermelidir.
Yerleştirme sonuçları nasıl düzenlenir?
Özel eğitime ihtiyacı olan özel gereksinimli çocukların okul ve kurumlara kayıtlarında özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından yerleştirme kararı alınmış olması şartı aranmamaktadır. Ancak, bu bireyler için yerleştirme kararı alınması konusunda okul/kurum yönetimi gerekli resmî işlemleri başlatmaktadır. Öğrencinin kayıtlı olduğu okul veya kurum, yerleştirme kararına uygun ise öğrenci bulunduğu okul ya da kurumda öğrenimine devam etmekte, farklı bir yerleştirme kararı olması hâlinde ise öğrencinin yerleştirme kararına uygun okula nakli konusunda gerekli işlemler yapılmaktadır. Mümkün olan en kısa sürede eğitim ve öğretime başlanması, eğitim ve öğretimin kesintisiz olarak devamı açısından söz konusu hüküm uluslararası düzenlemelere ve özel eğitime ilişkin temel ilkelere uygun bir düzenlemedir.
Tanılama nedir?
Öncelikle, özel eğitim alması gereken çocuğun tanılama denilen aşamadan geçmesi gerekmektedir. Yönetmelikte düzenlenen tanılama, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile yeterli ve yetersiz yönlerinin, bireysel özelliklerinin ve ilgilerinin belirlenmesi amacıyla tıbbî, psiko-sosyal ve eğitim alanlarında yapılan değerlendirme sürecidir.
Tıbbi Tanılama ve Eğitsel Değerlendirme ve Tanılama olmak üzere iki şekilde yapılan tanılamada bireyin “Özürlü/Engelli Sağlık Kurulu Raporu” ile zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal gelişim özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri, eğitim performansı, ihtiyacı, eğitim hizmetlerinden yararlanma süresi ve bireysel gelişim raporu dikkate alınmaktadır. Tanılama süreci son derece önemlidir çünkü öncelikle gerek tıbbi gerekse eğitsel açıdan özel eğitime ihtiyacı olan bireyin “tanılama işleminin yapıldığı andaki durumu” gerek tedavi gerekse eğitim ihtiyacı, kapasitesi, somut olarak belirlenmektedir.
Tanılama aşamasından sonra özel gereksinimli çocuğun alacağı eğitimin türü belirlenir. Yönetmeliğe göre özel gereksinimli bir çocuğun alacağı bu eğitim iki türdür. Ayrı eğitim ve birlikte eğitim.
Ayrı eğitim türleri
1. Bakım Kurumları / Hastaneye Dayalı Eğitim: Hastane ilköğretim okulları; sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıkları sebebiyle eğitime devam edemeyen, çeşitli hastalıklarından dolayı resmî ve özel hastanelerde yatan ve tedavi gören çocuklar için ders yılı kayıplarını önlemek amacıyla açılan özel eğitim kurumlarıdır. Bu kurumlar; Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile üniversiteler arasında imzalanan protokol çerçevesinde açılmaktadır. Bakım kurumları ise; en az öğrencinin bulunduğu, en çok sınırlayıcı ve en pahalı özel eğitim kurumlarıdır. Uzman personelleri; psikolog, doktor, özel eğitim öğretmeni, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı ve konuşma terapistidir.
2. Yatılı Okullar: Yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler için mimarî düzenlemelerin, araç-gereçlerin ve özel eğitim hizmetlerinin sağlandığı; ayrıca onların bakımı için gerekli düzenlemelerin yapıldığı eğitim ortamlarıdır. Yaşadığı çevrede eğitim hizmetlerinden yararlanması mümkün olmayan, okula gidip gelme sorunu halledilemeyen, annesi babası olmayan yetersizlikten etkilenmiş çocuklar için yatılı okullara gereksinim vardır.
3. Gündüzlü Okullar: Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin, yetersizlik alanlarına göre yalnızca gündüzleri devam ettikleri eğitim kurumlarıdır. Bu okullarda çocukların barınma hizmetleri sağlanmaz, sadece eğitim hizmetleri sağlanır.
4. Özel Sınıf Düzenlemesi (Özel Eğitim Sınıfı): Yetersizlikten etkilenen öğrencilerin, akademik öğretiminin tamamını normal okul içerisindeki özel sınıfta izlediği eğitim ortamıdır. Özel sınıfa devam eden öğrenciler, sadece teneffüslerde ve okul giriş-çıkışlarında olağan öğrencilerle bir arada olmaktadırlar. Yatılı ve gündüzlü özel eğitim okullarına göre, yetersizlikten etkilenmiş çocukların, normal akranları ile daha fazla etkileşim içerisinde olmasını sağlayan bir uygulamadır. Ancak bunun tam tersi olarak, okul içinde bir etiketlemeye yol açması ve yetersizlikten etkilenmiş çocukların ailelerini olumsuz bir biçimde etkilemesi de mümkündür. Özel sınıf uygulamasının yararlı olabilmesi için; bu sınıflarda özel eğitim öğretmenlerinin çalışması ve öğrencilerin özelliklerine göre uygun araç-gereçlerin bulunması gerekmektedir.
Birlikte eğitim türleri
1. Normal Sınıf Düzenlemesi “birlikte eğitim ortamı” olarak da adlandırılmaktadır. Birlikte eğitim ortamlarında öğrenciler, eğitimlerinin çoğunu normal sınıflarda alırlar. Ancak öğrencilerin gereksinimlerine göre bazı zamanlarda destek eğitim hizmetleri de verilir. Yetersizlikten etkilenme derecesi az olan öğrenciler için yalnızca özel araç-gereç desteği sağlanır. Eğitim alan çocuk, diğer derslerde ve zamanlarda normal sınıftaki çalışmalarına devam eder. Bu tür çalışmaları yürütecek özel eğitim öğretmeni, büyük okullarda yalnız bir okul için görevlendirilir. Bu durumda bu uygulama kaynak oda eğitimi adını alır.
2. Kaynak odada verilen eğitim; kısaca kaynaştırma eğitimidir. Ek özel eğitim ve terapi hizmetlerinin, okulun içinde yer alan odada gerçekleştirildiği ve çocuğun normal sınıfa kayıtlı olduğu bir düzenlemedir. Bu düzenlemede çocuğa akranlarıyla birlikte sadece geri kaldığı konularda ve alanlarda kendi sınıfına hazırlayacak şekilde hizmetler sağlanır. Bu uygulamaya yarı zamanlı kaynaştırma da denilmektedir.
3. Gezici öğretmenlik ise; sınıf öğretmenine gerektiğinde danışmanlık yapılarak ve özel araç-gereçler sağlanarak; yetersizlikten etkilenmiş çocuğa dolaylı olarak özel eğitim hizmetlerinin sağlandığı düzenlemedir. Özel eğitim öğretmeni zaman zaman sınıfa gelerek öğrencinin gereksinim duyduğu konu ve alanlarda sınıf öğretmeniyle iş birliğinde bulunur, öğretim düzenlemeleri yapar ve öğretmene destek hizmet sağlar.
Sonuç olarak eğitim hakkı her çocuğun hakkı olup devlet, uluslararası mevzuatlardan kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirerek özel gereksinimli çocukların eğitimlerini uyumlu bir şekilde sağlamalıdır. İster ayrı bir eğitim ister birlikte eğitim olsun, tüm eğitim ortamları ve şartları fırsat eşitliği ve çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince eşit bir şekilde oluşturulmalıdır.