Avukat Elvan Kılıç, son zamanlarda farklı şehirlerde hortlayan hayvan katliamları ve zulümleri üzerine ülkemizde hayvan haklarının hukuki ve vicdani boyutlarını ele aldı…
Sevgisinden şüphe edemeyeceğimiz yegâne varlıklar olan hayvan dostlarımız, insanlığımızdan şüphe ettirir oldu son günlerde. Arka arkaya kamuoyuna yansıyan dehşet haberleri, Ankara Batıkent'te 16 köpeğin zehirli etlerle öldürülmesi ve boş bir arazide bir kısmı çöp torbalarına konulmuş 30 köpek, iki kedi ölüsü bulunması üzerine, Hayvanların Korunmasına ilişkin kanunların yetersizliği bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.
Yaşanan olaylara ilişkin duyduğum öfke, üzüntü, bilhassa pişmanlığı Hayvan Haklarına ilişkin düzenlemelere dikkat çekerek bir nebze olsun sizinle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği üzere gelişmiş ülke kabul edilen İsviçre, İngiltere'de hayvanlar hissedebilen varlıklar sınıfında değerlendiriliyor ve buna ilişkin düzenlemelerde hayvanlara uygulanan eziyet, işkence gibi durumlarda düşük tutarlı paralara cezalarına hükmetmek yerine hapis cezaları ve yüksek maddi cezalara yer veriliyor. Keza daha da olumlu bir örnek sunmak gerekir ise Avusturya'da hayvanlara gösterilmesi gereken özen, insanların bakmakla yükümlü olduğu insanlara göstermesi gereken sorumlulukla değerlendiriliyor. Hayvanlara uygulanan aykırı davranışlar da bu kapsamda cezalandırılıyor.
Yermekten ziyade iyi yerlere taşınmasını umduğum ülkemizde ise evimizde yaşayan dostlarımız, sokaktaki canlar veya hayvanat bahçesinde alıkonulan canlılar için ise düzenlemeler yok denecek kadar az.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 14. Maddesinde, yasaklar açıklanmaktadır. Yasaklardan bazıları; hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç-susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak, hayvan bakımı eğitimi almamış kişilerce ev ve süs hayvanı satmak, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak olarak açıkça belirtilmiştir.
33 Maddelik Kanunu'muzda bir hayvana yapılmaması gereken davranışların çoğu, ince ince işlenilse de üzücü olan “nokta yaptırımlardır”. Yasaklar ihlal edildiğinde karşılaşılan ceza yalnızca düşük oranlı maddi cezalar olmakta ve caydırıcılığı bulunmamaktadır; hatta yaptıkları yanlarına kâr kalmaktadır. Batıkent faillerinin bile bu kapsamda ellerini kollarını sallayarak hayatlarına devam etmeleri ve fiillerinin yeterli müeyyidelere bağlanmamış olması dehşete düşürücüdür.
Kendilerine yemek verildiğini zannederek canavarca hisle masum hayvanları zehirleyip aramızdan alan kişilerin yeniden aramızda olduğunu bilmekse korkunçtur ve bu durumu psikoloji bozukluğu ile açıklamak mümkün değildir.
Toplumda her bireyin psikolojisi yerinde olmayabilir fakat hiçbir durum bizden güçsüz durumda olana eziyeti, canına kast etmeyi haklı çıkarmaz. Haklı olunan bir nokta mevcuttur ki o da her toplumda bireylerin hepsine öğretilmesi gereken temel normların olduğudur. Bunların başında da yaşanılan çevreye ve bu çevrede bizle yaşayanlara duyulması gereken saygı gelmektedir. Dikkat çekilmesi gereken nokta vardır ki o da Batıkent'teki canların zehirli besinlere bile ihtiyaç duyduğudur.
Belediyeler hayvanların özellikle kış aylarında besin ve barınma ihtiyaçlarını karşılamalı, yaz aylarında kuraklıktan, susuzluktan hayatlarının kaybetmelerini önüne geçmelidir. Söz konusu düzenlemeler bunla da sınırlı kalmamalı, okul öncesi dönemden itibaren bireylere hayvan sevgisine ilişkin eğitimler verilmeli, hayvan hakları ders olarak okutulmalı, bu kapsamda okullarda barınaklara geziler düzenlenmelidir.
Evcil hayvan satıcılarının, kanun kapsamında eğitim alması gerektiği belirtilse de bu eğitimler denetlenmeli, her ne kadar evcil hayvanların ticaretinin yapılması doğru olmasa da evcil hayvan edineceklerin de birtakım denetimden geçmeleri öngörülmelidir. Öngörülmelidir ki işkence çektirilerek ölen bir papağanı kaybettiğimizde, mala zarar verme suçunun kendi hayvanına zarar verme kapsamında kalması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek insanlar fiillerinden sıyrılmamalıdır.
İzah edemeyene, dil, düşüncesi olmayana, yön, aykırı fiillere gerekli yaptırım her hâlükârda her canlıya nefes olmalıdır kanunlar. Can evimizden canlıları korumak ve yaşatmak dileğiyle.