AVUKATLAR HUKUKUN EN TEMEL TAŞIDIR!

Her yıl ülkemizde 5 Nisan’da “Avukatlar Günü” adı altında avukatların günü kutlanmaktadır. Her ne kadar mevzuatların ve yapılan uygulamaların çelişkisinde, bu meslek sürdürülse de saygın bir meslek olmaya ve günümüzde de maddi ve manevi getirisinden dolayı tercih edilmeye devam edilmektedir.

Cumhuriyetimizin İlanından sonra ilk kez en geniş katılımıyla 3 Ocak 1934 de İzmir’de yapılan “Türkiye Avukatlar Birliği” Toplantısında, toplantıya katılan Baro Başkanları ve İllerin Baro temsilcileri “Türkiye Barolarının Aynı Çatı Altında Toplanması Düşüncesini” benimsemişlerdir. 1934 yılında alınan ilke kararı uyarınca tüm Baro Başkanları ve baroların temsilcileri bu karardan yaklaşık 24 yıl sonra 5 Nisan 1958 tarihinde İzmir’de, İzmir Ticaret Odası toplantı salonunda bir araya gelerek iki günlük çalışmalar neticesinde Barolar Birliği’nin kuruluş çalışmalarını görüşmüşlerdir. Daha sonra 6 Ocak 1963 tarihinde toplanan İzmir Barosu Yönetim Kurulu 5 Nisan tarihini Avukatlar Günü olarak kabul edip kutlama kararı almıştır. Atatürk’ün 5 Nisan 1923’te Ankara Barosu’nu açmasında, 5 Nisan’ın Avukatlar Günü olarak kutlanmasında büyük bir önemi vardır.

Avukatlık mesleğine ilişkin hususlar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda düzenlenmiş olup bu kanun 07.04.1964 yılında Resmî Gazete ’de yayımlanmıştır. Bu kanunda düzenlenen hükme göre avukatlık bir kamu hizmeti ve serbest meslektir. Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

Avukatlık mesleğini icra edebilmek için kanunda aranan belli birtakım kriterler vardır:

  1. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
  2. Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya yabancı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunmak,
  3. Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak,
  4. Levhasına yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgahı bulunmak,
  5. Bu Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir.

Bu konudaki istisnalar da kanunda düzenlenmiştir. Buna göre, Adli, idari ve askeri yargı hakimlik ve savcılıklarında, Anayasa Mahkemesi raportörlüklerinde, Danıştay üyeliklerinde, üniversiteye bağlı fakültelerin hukuk bilimi dersleri dalında profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik görevlerinde dört yıl, kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk müşavirliği görevinde on yıl süre ile hizmet etmiş olanlarda staj bitim belgesi almak veya diğer kanunda yazılı kriterler gibi koşullar aranmamaktadır.

Ancak Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak, kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hakim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak, avukatlık mesleği ile birleşemeyen bir işle uğraşmak, mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmak, iflas etmiş olup da itibarı iade edilmemiş bulunmak, hakkında aciz vesikası verilmiş olup da bunu kaldırmamış bulunmak, avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut veya akılca malul olmak gibi durumlar mevcut ise kanunen avukatlığa engel teşkil etmektedir.

Bir avukat mesleğini icra ederken ya da mesleğinden dolayı avukata karşı suç işlenmesi durumunda mevzuatta bazı koruyucu hükümler düzenlenmiştir. Bu hükümler:

  • Avukatlık Kanunu Madde 1: “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.”
  • Avukatlık Kanunu madde 57:Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.”
  • TCK Madde 6/1/d:“Ceza kanunlarının uygulanmasında (…) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar… anlaşılır.
  • TCK Madde 265: “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
  • TCK Madde 86:“…Kasten yaralama suçunun; a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e) Silâhla, İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler. Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Baroda yazılı avukatlar resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler.

Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır. Kanunda sır saklama yükümlülükleri düzenlenmiştir. Ancak 31.12.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun ile avukatın görevlerine eklemeler yapılmıştır. Yapılan bu yeni düzenleme ile, Avukatlık Kanunu 35. Maddesinde düzenlenen avukatların görevlerine, taşınmaz alım satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerde “şüpheli işlemleri bildirim” yükümlüğü getirilmiştir. Yapılan bu değişiklik, avukatlık mesleğinin güvencesini zedelemekte, avukatı istemediği bir role bürünmeye zorlamakta ve mesleğe olan saygıyı azaltmaktadır.