Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Avukat Elvan Kılıç kadına karşı şiddeti ve "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"u tüm boyutları ile ele alıyor.
AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN'UN KAPSAMI NEDİR?
Şiddet, bir varlığa uygulanabilecek en aciz üstünlük kurma şeklidir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’daki tanımıyla şiddetse; kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesi ile sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır. 6284 Sayılı Kanunumuzda, şiddet bu denli geniş tanımlanırken sadece kadınları koruma altına almakla kalmamış, korunmaya ihtiyaç duyan tüm bireyleri kapsamıştır. Kanunda da yer aldığı üzere Kanunun hiçbir maddesi ayrımcılık olarak yorumlanamaz durumdadır. Özellikle son yıllarda medyanın da etkisiyle haberdar olabildiğimiz, şiddet vakalarının azalması ve bitmesi adına yapılan çalışmalardan biri olan bu kanun yardımıyla özellikle şiddet tehlikesi altında yahut şiddet mağduru kadınlar koruma altına alınmaya çalışılmıştır.
KANUNUN AMACI NEDİR?
Kanunun amacı, temel insan hakkı olan yaşama hakkını korumak, kadın cinayetlerinin yaşanmaması adına ilgili kurumlarla çalışmak, kadınlara bu aşamalı süreçte bir anlamda maddi/manevi destek olabilmek, şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kişileri tedavi edip topluma kazandırmaktır. Görüldüğü üzere amaç evlilik birliğini ayrıştırmaktan ziyade, toplumun en küçük yapı taşı aileyi sağlıklı bir forma sokmaktır. Bu kapsamda şiddet uygulayan kişiyi dahi ayrıştırmamış, rehabilite ederek topluma yeniden kazandırmayı amaçlamıştır.
BU KANUNDAN KİMDEN YARARLANABİLİR?
Kanundan yararlanabilecek kişiler şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadın, çocuk ve aile bireyleriyle tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişilerdir. Kanun hükümlerinden yararlanabilmek için, ilgilinin şiddete uğramış veya şiddete uğrama tehlikesi içinde olması yeterli olup, cinsiyeti, aile üyesi olup olmaması, medenî hâli veya uyruğu önem arz etmemektedir.
KANUN KAPSAMINDA YER ALAN KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLER NELERDİR?
Koruyucu tedbirler şiddet mağdurları esas alınarak düzenlenmiş birtakım önlemlerdir. Bu önlemlerden başlıcaları mağdurun iş yerinin değiştirilmesi, kişinin evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, şartların sağlanması halinde korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile şerhi konulması, korunan kişinin hayati tehlikesinin bulunması ve diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması halinde ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesidir.
ŞİDDETE UĞRAYAN KADIN DEVLETTEN MADDİ DESTEK ALABİLİR Mİ?
Kadınların psikolojik ve fiziksel şiddete boyun eğmelerinin önemli sebeplerinden biri de ekonomik güvencelerinin olmaması, tabiri caizse gidecek yerlerinin bulunmaması, devletin ve birçok kadın yardım kuruluşlarının bu imkanları sunabildiğinin tanıtılmamasıdır. Oysaki uygun görülen hallerde kadınlara ve beraberindeki çocuklara barınma imkanı sunulmakta, geçici maddi yardım yapılmaktadır. Şiddet mağduru kadının ekonomik bağımsızlığını kazanabilmesi adına, çalıştığı sürelerde Kanun’undaki şartları taşıması halinde ‘kreş’ imkanı da sunulmaktadır. Fiziksel şiddetin son bulması ruhsal şiddetin etkilerini geçiremeyeceğinden bu dönemde psikolojik destek de kanun muhteviyatıyla sunulmaktadır. Son yıllarda özellikle Nahide Opuz davasında ülkece birtakım önlemleri alamadığımız evrensel basında gözler önüne serilmiştir. Evren üzerinde hiçbir neden bir canlıya zarar vermeyi haklı kılamazken, ülkemizde neredeyse her gün yaşanan kadına şiddet olaylarına sessiz kalmak da başlı başına insanlık suçudur. Münevver Karabulut, Özgecan Aslan ve sayısızca melek aramızdan ayrıldıktan sonra ortaya konan kamuoyu hassasiyeti, şiddet olayları meydana gelmeden gösterilse, kaybettiğimiz nice canı cadde, okul isimlerinde yaşatmak yerine her insan kendi ismini yaşatabilse keşke diyoruz. Keşke demekten usanan dillerimiz, kadın hakları ve kadınlara verilen imkanları anlatmaktan, bu imkanların kapsamlarını genişletmeye çalışmaktan asla vazgeçmeyecektir. Kazanılmış 6284 Sayılı Kanunumuzun yetersiz kaldığı noktalar mevcut olsa da bu haliyle dahi umut vericidir. Umutları çoğaltmak dileğiyle